Son günlerde, ABD Başkanı birçok ülke ile olan ikili ticaret protokolü müzakerelerinin son tarihini 1 Ağustos'a uzattığını açıkladı, bu karar uluslararası toplumda geniş bir takip et yarattı.
Birçok ülke liderine yazılan mektuplarda, ABD Başkanı, bir protokol sağlanamazsa, bu ülkelerin ihracat ürünlerinin %25 ila %40 arasında yüksek gümrük vergileriyle karşılaşabileceğini ima etti. Bu sert tutum, piyasa analistlerinin endişelerini artırdı.
Bazı analistler, bu 'fare vurma' tarzı müzakere stratejisinin, nihayetinde bir protokol imzalansa bile, iyimser bir gelecek getirmeyeceğini belirtiyor. Japonya ve Kore'nin deneyimi bir uyarı olarak görülebilir: Her iki ülke de tavizler vermiş olmasına rağmen, Amerika hala yeni talepler ortaya koyuyor.
Örneğin Japonya'da, Japonya'nın yarısını ABD'ye tahsis ettiği gümrüksüz pirinç ithalat kotasına rağmen, ABD tarafı halen ithalat miktarının yetersiz olduğu konusunda şikayet ediyor. Ancak, Japonya'nın turizm endüstrisinin ABD ekonomisine sağladığı katkı, ABD'nin Japonya'ya yaptığı pirinç ihracatının toplamından çok daha fazladır.
Güney Kore'nin durumu ise daha karmaşık. İki ülke 2012 yılında serbest ticaret anlaşması imzalamış olmasına rağmen, bu Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın yeni ticaret talepleri ortaya koymasını engelleyemedi.
Bu tutarsız müzakere tavrı, sadece ülkeler üzerinde büyük bir baskı oluşturmakla kalmadı, aynı zamanda uluslararası ticaret ilişkilerini de daha gergin hale getirdi. Birçok ülkenin müzakere temsilcileri, yüksek baskı altında beklemeye devam etmek zorunda kaldı ve bu, karşılıklı fayda sağlayan bir protokolün gerçekleşme olasılığını kesinlikle artırdı.
1 Ağustos'taki son tarih yaklaştıkça, uluslararası toplum olayların gelişimini dikkatle takip ediyor. Ülkelerin, kendi çıkarlarını korurken ABD'nin ticaret baskısıyla nasıl başa çıkacağı, önümüzdeki haftalarda odak noktası haline gelecektir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
12 Likes
Reward
12
9
Share
Comment
0/400
ParanoiaKing
· 07-11 09:17
Yine A tarafında olmak.
View OriginalReply0
AirdropF5Bro
· 07-11 05:57
Beni bekleyin, ben önce F5 yapayım.
View OriginalReply0
ImpermanentTherapist
· 07-10 18:51
Açgözlülük işte bu.
View OriginalReply0
WhaleMinion
· 07-08 11:51
Sadece oynamak, bakalım kim kiminle korkuyor.
View OriginalReply0
DefiEngineerJack
· 07-08 11:51
*of* deneysel olarak konuşursak, bu geleneksel finans müzakere oyunları tam anlamıyla bir ponzi... sadece akıllı sözleşmelere geçin ve kodun yasa olmasına izin verin fr fr
View OriginalReply0
SmartContractPlumber
· 07-08 11:44
Bu yeniden giriş baskı stratejisi, akıllı sözleşmelerdeki açıkların bile daha açgözlü.
Son günlerde, ABD Başkanı birçok ülke ile olan ikili ticaret protokolü müzakerelerinin son tarihini 1 Ağustos'a uzattığını açıkladı, bu karar uluslararası toplumda geniş bir takip et yarattı.
Birçok ülke liderine yazılan mektuplarda, ABD Başkanı, bir protokol sağlanamazsa, bu ülkelerin ihracat ürünlerinin %25 ila %40 arasında yüksek gümrük vergileriyle karşılaşabileceğini ima etti. Bu sert tutum, piyasa analistlerinin endişelerini artırdı.
Bazı analistler, bu 'fare vurma' tarzı müzakere stratejisinin, nihayetinde bir protokol imzalansa bile, iyimser bir gelecek getirmeyeceğini belirtiyor. Japonya ve Kore'nin deneyimi bir uyarı olarak görülebilir: Her iki ülke de tavizler vermiş olmasına rağmen, Amerika hala yeni talepler ortaya koyuyor.
Örneğin Japonya'da, Japonya'nın yarısını ABD'ye tahsis ettiği gümrüksüz pirinç ithalat kotasına rağmen, ABD tarafı halen ithalat miktarının yetersiz olduğu konusunda şikayet ediyor. Ancak, Japonya'nın turizm endüstrisinin ABD ekonomisine sağladığı katkı, ABD'nin Japonya'ya yaptığı pirinç ihracatının toplamından çok daha fazladır.
Güney Kore'nin durumu ise daha karmaşık. İki ülke 2012 yılında serbest ticaret anlaşması imzalamış olmasına rağmen, bu Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın yeni ticaret talepleri ortaya koymasını engelleyemedi.
Bu tutarsız müzakere tavrı, sadece ülkeler üzerinde büyük bir baskı oluşturmakla kalmadı, aynı zamanda uluslararası ticaret ilişkilerini de daha gergin hale getirdi. Birçok ülkenin müzakere temsilcileri, yüksek baskı altında beklemeye devam etmek zorunda kaldı ve bu, karşılıklı fayda sağlayan bir protokolün gerçekleşme olasılığını kesinlikle artırdı.
1 Ağustos'taki son tarih yaklaştıkça, uluslararası toplum olayların gelişimini dikkatle takip ediyor. Ülkelerin, kendi çıkarlarını korurken ABD'nin ticaret baskısıyla nasıl başa çıkacağı, önümüzdeki haftalarda odak noktası haline gelecektir.